Abraham Maslow’un “Kendini Gerçekleştirme” Kavramının Aziz Nesefî’nin “İnsan-ı Kâmil” Kavramıyla Karşılaştırılması
Journal Title: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi - Year 2019, Vol 6, Issue 11
Abstract
Araştırmanın ana hedefi, hümanistik psikoloji ile değişen insan algısının tasavvuf ilminde esas alınan insan algısıyla ne derece buluştuğu ve buluşma noktalarında iki ayrı perspektifin insanın tabiatı hakkında neler söylediğini ortaya koymaya çalışmaktır. Çalışma, hümanistik psikolojinin kurucusu olan Abraham Maslow’un kendini gerçekleştirme teorisinin yeni, kapsayıcı ve olumlu bir insan algısı oluşturduğunu ortaya koymuştur. Bu algıya göre insan bütüncül olarak kendini gerçekleştirme potansiyelini özünde barındırmakta ve bu potansiyeli gerçekleştirmek için de Maslow’a göre temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra onlardan bağımsız hale gelerek özgürleşmektedir. Aziz Nesefî’ye göre ise insan-ı kâmil, kâinatın kalbini temsil etmekte ve varlığın da en üst mertebesini ortaya koymaktadır. İnsanın varlığa gelmesini biyolojik varlığı oluştuğu sırada geçirdiği evreleri tasvir ederek ifade eden Nesefî, insanın nebatî, hayvanî ve nefsanî ruh sahibi olduğundan bahsedip insan olması için ama insanî ruhu da kendisinde barındırması gerektiğini söylemektedir. Buna göre insanî ruh insanın kendi varlığı içerisinde urûc etmesini kastetmekte, onu Allah’a yakınlaştıran araç olmaktadır.
Authors and Affiliations
Naci Kula, Hacer Çakmak
Yunus Emre’nin Divan’ında Hadise Yaklaşımı
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yunus Emre, 13. ve 14. yüzyıl Anadolu’sunda yaşamıştır. O, şiirlerinde insan merkezli bir dil kullanmış, insanların birlikte yaşama kültürünü ancak karşılıklı sevgi, saygı...
إذن ولي الأمر في الجهاد
الأصل حال وجود إمام للمسلمين أن يكون هو المرجع في تدبير أمور الجهاد كافَّة، أمراً ونهياً، بدءاً وانتهاءً، والأدلة الحديثية في ذلك وصلت حد التواتر المعنوي علاوة على الأدلة القرآنية، يستثنى من ذلك عدة حالات يسقط فيها إذنه...
La'lîzâde Addülbâkî'de Velâyet Anlayışı
İslam tasavvufunda velâyet anlayışı ilk dönemlerden itibaren en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. Sûfilerin de iştirak ettiği bu tartışmaların temelinde, “Kimler velidir?”, “Veli olmanın şartları nelerdir?” ve “Ve...
İslâm Tarihi Çalışmalarının Batı’daki Tarihsel Gelişimi Üzerine
Batı’da İslâm tarihi çalışmalarının gelişim seyri dört farkı dönemler halinde incelenebilir. Birincisi, teolojik-polemiksel reddiyeler dönemidir. Bu döneme ait eserler kaynaklara dayalı bilgilerden yoksun olup, daha ziyâ...
Aristoteles’ten Hareketle İbn Sînâ’nın Ontolojik Açıdan İdealar Eleştirisi
Metafiziği değişmeyenin bilgisine ulaşmak olarak tanımlayan Eflâtun, idealar kuramını felsefesinin merkezine yerleştirmiştir. İdealar kuramının kurucusuna göre, değişmeyen ile değişen ayrımı bir anlamda gerçek olsa da as...