Toplumsal Paradigmanın Felsefî Düşünüşe Etkisi: Stoa ve Kant Örneği
Journal Title: Beytulhikme An International Journal of Philosophy - Year 2012, Vol 2, Issue 1
Abstract
Antik Yunan’da, site yönetiminin yerini merkezî imparatorluğa bırakması, insanın, değişen toplumsal paradigmaya göre yeniden tanımlanmasını gerektirmiştir. Helenistik dönem felsefesi bu çabanın bir ürünü sayılır. Benzer bir durum Ortaçağ sonrası Avrupa için de geçerlidir. Feodalitenin çöküşü, yerine burjuvazinin yükselişi, bu toplumsal koşullarda yeni bir insan tanımı yapmayı zorunlu kılmıştır. Aydınlanma felsefesi de bu çabanın bir ürünü sayılır. Bu makalede, Stoacılık ve Kant örnekleri üzerinden, iki farklı dönemde ortaya konan iki insan tanımının birbirleriyle benzerlikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Authors and Affiliations
Muhammet Topuz
Metaphysical Presuppositions of Modern Science
This essay intends to show that science, especially the natural sciences, operate on presuppositions. In a nutshell view of aspects of the history of science the presuppositions, as part of the relevant historical conte...
Sosyolojik Teoriler Bağlamında Yapısalcı Analizin İmkânı ve Sınırlılıkları
Modern sosyal bilimlerde merkezi konumdaki özerk özne nosyonu Yapısalcılık tarafından, özne yerine yapıyı koymak suretiyle ciddi bir sarsıntıya uğratılmıştır. Yapısalcılık modern düşüncenin özelliklerinden olan evrimci t...
Rousseau’nun Eğitim Felsefesinde Özgürlük ve Bağımlılık Arasındaki İlişki
Bu makalede, Rousseau’nun eğitim düşüncesinde yer alan özgürlük ve bağımlılık kavramları arasındaki çelişki irdelenmektedir. Rousseau doğası gereği iyi olan insanın toplumsal kurumlar tarafından bozulduğunu öne sürmekte...
Michel Foucault'nun Ahlak Anlayışı
Foucault’un ahlak anlayışı gençliğinde Fransa’da hakim olan politik ve entelektüel yapıyla yakından ilintilidir. Foucault’nun çalışmaları genel olarak düşünme tarihi olarak değerlendirilebilir. Foucault çağdaş kültürün t...
Nurettin Topçu’da Felsefe-Din İlişkisi Problemi
İslam düşünce tarihinde, hem din bilginlerinin hem de filozofların, felsefe ve din arasındaki ilişkiye dair çeşitli çözümlemeler ortaya koyduğunu görmekteyiz. Batılılaşma hareketlerinin zirveye ulaştığı yirminci yüzyılda...