İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA MÜTTEFİK KONFERANSLARI VE TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ
Journal Title: Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi - Year 2019, Vol 1, Issue 1
Abstract
İkinci Dünya Savaşının başlangıcı ile “aktif tarafsızlık” ilkesini strateji edinen Türkiye’nin bu amaç için hangi yöntemleri belirlediği ve bunları Müttefiklere karşı nasıl uyguladığı sorusu önemli bir nokta oluşturmaktadır. Savaş süresince hem Müttefik hem de Mihver Devletleri’nden sürekli baskı gören ve sıkıştırılan Türkiye, bu durumdan kararlı duruşu sayesinde kurtulmayı bilmiş, müttefikleri kendi askeri ve ekonomik durumunu gerekçe göstererek ikna etmiştir. Savaşın anahtar noktası olan konferanslar sürecinde, Türkiye ile yapılan Adana ve Kahire Konferanslarının Müttefikler açısından önemi ve Türkiye’nin burada izlediği politikanın savaş dışı kalmasını sağlaması dikkat çekicidir. Türkiye, Kahire Konferansı sonrası askeri yardım taahhüdü karşılığında, savaş sonrası düzen içinde kendine bir yer edinme amacıyla savaşa girmeyi kabul etmiştir. Yalta ve Potsdam Konferanslarında Sovyetlerin Boğazlar ve Kars-Ardahan illerine yönelik isteklerini, İngiltere ve ABD’nin desteğini alarak etkisiz hale getirmiştir. Müttefik isteklerine uygun olarak 2 Ağustos 1944’te Almanya ile tüm ilişkilerini kesmiş ve savaş sonucunun belli olduğu söylenebilecek bir tarih olan 23 Şubat 1945’te ise savaş ilan etmiştir. Bu şekilde Türkiye, Anadolu topraklarını savaşın yıkıcı etkilerinden korumayı başarmıştır. Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı çerçevesinde yapılan konferanslar ve Türkiye’nin buradaki konumu ele alınmıştır. Bu dönem içerisindeki olaylarla ilgili Başbakan ve diğer yetkililerin değerlendirmeleri sunularak dış politikanın çerçevesi anlatılmaya çalışılmıştır. Bunun dışında Türk Basınının da konferanslar hakkındaki açıklamaları yer almıştır. Diğer taraftan Türkiye’nin Müttefik ve Mihver Devletleri ile yaptığı ihracat ve yardım antlaşmaları çerçevesindeki askeri malzemelere ilişkin bilgiler, birinci elden kaynaklardan yararlanılarak sunulmuştur.
Authors and Affiliations
Tuğrul Otaç
ÇAĞATAY HANI BARAK İLE İLHAN ABAKA ARASINDAKİ MÜCADELELER
Cengiz Han’ın, Harezmşah seferinden dönüşünde ölmesiyle Büyük Moğol İmparatorluğu varisler arasında parçalara ayrılmıştır. Cengiz Han’ın büyük oğlu olan Çağatay, yasaların tatbikçisi sıfatını alarak kendi ismiyle de anıl...
EMİR ŞEKİB ARSLAN’IN KİŞİLİĞİ IŞIĞINDA İTTİHAT VE TERAKKİ’NİN İSLAMCI SİYASETİ
Emir Şekib Arslan Arap uyanışında yetişmiş çok yönlü bir mütefekkirdir. Edebî, ilmî, siyasi kimlikleri ile ön plana çıkmaktadır. Onun kimliğinin en çarpıcı yönü ise İslamcı bir ittihatçı oluşudur. Emir Şekib Bey’in fikir...
ÖZBEKİSTAN’DAKİ BİR KAYA RESİM ALANININ YENİDEN YORUMLANMASI
Bu makale, Güney Özbekistan’da geçen yüzyılın başlarında keşfedilen Zarautsay kaya resimlerinin yeni bir izahını sunmaktadır. Yazar, bölgedeki ilk çiftçiler olduklarını ileri sürdüğü, arazide uçları kıvrık ilkel çapalarl...
COĞRAFYADAN MİTOLOJİYE: KAYA RESİMLERİ
Kaya resimleri bilimsel literatürde genellikle Petroglif kelimesi ile açıklanır. Petroglif ise aslında taş veya kayaların üzerine yapılan çizimleri karşılar. Bu kelime Türkiye Türkçesinde ise kaya üzeri tasvirler, kaya ü...
RUSSIA’S STEPPE FRONTIER: THE MAKING OF A COLONIAL EMPIRE, 1500-1800
Michael Khadorkovsky'nin, RUSSIA’S STEPPE FRONTIER: THE MAKING OF A COLONIAL EMPIRE, 1500-1800 adlı tetkik eserini inceledik. Rusya’nın Bozkır Sınırı, Rusya’nın Modern ve Erken dönemlerde güney ve güneydoğu bozkırlarına...